Korkma Sakın
Nefretini ulu orta, sevgisini fısıltıyla söyleyenlerin diyarından selam olsun.
2 yıl olmuş
kalem oynatmayalı.
Ömürlük
sandığım kocaman derelerim kurudu lakin küçücük su birikintilerinden okyanusa
karıştım bu 2 yılda. Tahmin bile edemediğim çapta bir revizyon gerçekleşti
hayatımda. Kapısının kolunu tutmaya korktuğum en arkadaki tozlu oda, cennetime
giden kapıymış meğer...
Elbette eğitemediğim çocuklar da
sinsice yürümeye devam ettiler yanımda. Sessizce anlaşılmayı beklemelerim,
tepem atınca basıp gitmelerim, sevdiklerime küsmelerim, kitaplardaki yalnız adamlara içerlemelerim bitemedi bir türlü.
Eski patronlarımdan birini hala
affetmedim. Sinsi köpek. Eğer var ise ‘öteki dünya’ diye bir yer, bazı
hesaplar oraya kaldı. Belki de bu dünyada göreceğiz ne halt yediysek artık,
bilemiyorum. Her ikisi de bana uyar.
Anladım ki dinlemeyenlerin arasında
duyan olmak bir büyük bela başımda.
Bazen düşünüyorum, bu haddini aşan
bayağılık ve samimiyetsizliğin içinde ‘iyi bir insan’ olma
mücadelesinin faydası ne? Sonra diyorum ki ‘fayda’ zalimlerin ve cahillerin
hayat ölçüsü, bundan bana ne?
Tutarsızlığın meziyet sanıldığı bir devirde insanların söylemlerine değil,
yaptıklarına bakacaksın. Utanmazlığı bir onur madalyası gibi takanların, nasıl cahil kitlelerle ne büyük riyakarlıklar ve ne manyakça
çirkinlikler üretebileceğini hayal ettin mi hiç? 17 yıllık profesyonel çalışma hayatını terk ettim bu yüzden. Dünyanın en
neşeli çatlak girişimcisiyim bir süredir. (bu konuyu soran çok, ayrı bir yazıda detaylıca anlatacağım yaşadıklarımı)
Vazifesini ihmal etmiş ebeveynlerin çocuklarıyla sınanmaktan oldu bu kafalar böyle pırıl pırıl.
Birbirimizin sebebi
değil kanıtıyız aslında.
Anlayana.
Ayıp diye bişey var halbuki?
Nerede hakkaniyetsiz bir savaştan,
hakkı gasp edilerek kenara savrulmuş bir garip görsem ona demek isterim ki;
bizi delirtmeye çalışıyorlar korkma sakın..! Sen yalnız değilsin bu da yalnızlık
değil. Bazı samimiyetsizlikler anlaşılmamış bir şaka gibi havada kalır, aldırma.
Hayat herkesle fitleşir nasılsa. Adalet, onların mahallesindekinden ibaret
değil.
Bir de yaşamdaki dinamikler var sakın aklından çıkarma. Hepimiz daima layık olduğumuz şeylere koşarız. Sen bütün cüretini herkes gibi olmamak için harca. Ancak böyle genişler göğsün… Bizi ayakta tutan şeyler, onların anlamak için çaba sarf edeceği türden şeyler değil.
Geçen gün meyhanede bir kadınla
tanıştım. Dedim ki böyleyken böyle… Dünyanın yükünü taşımışçasına yorgunum.
Acaba beceremiyor muyum yaşamayı? Bu iyi niyet denen meret hep mi benim bi
tarafıma kaçıyor?
‘Dedi ki sen beceriksiz değil, dozu
kaçmış bir romantiksin. Toplumun ikiyüzlülüğünü sırtlama tek başına. Bazıları
kaypaktır. Sana ne bundan? Herkesin var bir gizli ajandası, alış buna ve bende
yok diye tepinme. Doğanın kanunu bu değil tabi ki ama ellerini bir bahane
yaratıp kirleten insanlar her zaman olacak -hem de çok yakınında…’
İçimde bir sürü insan var. Hepsi aynı anda konuşuyor. Bir şey de anlamıyorum ama hiç susmuyorlar. Sürekli bir uğultu dinliyor gibiyim.
İçimin sesimden sağır olacağım
okur…
Sağır olacağım!