Eskidenmiş !

19:36 Bahar ERGÜL 1 Comments



Kimseyle konuşmak istemediğim günlerin sayısında bir artış var. Ağzımı açsam kulaklarım uğuldayacak gibi. Duramıyorum kendi gürültümden. 

Menfaat ve çıkar ilişkilerini eskisi kadar net sınıflandıramıyorum ben artık. Başlangıç ve bitiş çizgilerini kestiremiyorum insanların. Sınır ihlallerinde koyacak bir isim bile yok dağarcığımda.

Ben küçükken, birbirini çok iyi tanımayan, dostluk ilişkileri belirli bir seviyeye gelmeyen insanlar kar-zarar ilişkileri içerisinde hareket eder, -onu da AHLAKSIZLAŞMADAN! yaparlardı.

Şimdi öyle değil, menfaat dediğin canavar herkesin içine kaçmış durumda. Artık insanlar hiçbir ahlaki ölçü koymadan en yakınından başlıyor çıkar gütmeye. En savunmasız olandan başlıyor kullanmaya. Annen olmuş, kardeşin olmuş, kan bağın varmış ya da yokmuş çok önemli değil..

Önceden menfaat ilişkileri uzun yıllar büyükşehirde yaşayıp, ahlaki değerleri/normları aşınan insanlarda, hayat tecrübesi daha sınırlı çaylaklarda ve az önce de belirttiğim gibi daha az sosyalleştiğimiz, daha ziyade ticari baktığımız insanlarda görülen bir 'yanlış davranış' tı.

Şimdilerde ise; toplumun en küçük ve aslında en korunaklı olması gereken biriminde başlıyor çıkar ilişkileri; ailede. Kardeşin, annen, kayınçon, amcan, halan, bilmem neyin başlıyor elindekini kapmaya! Uzaktakilere gerek yok dibindeki dikiyor gözlerini zaten sana.

Bir anne öz oğlunu nasıl kazanç kapısı haline getirebilir? Kopardığını kar sayabilir hiç ihtiyacı yokken? Sırf maddi beklentisini karşılamıyor diye öz kardeşine tavır alırsa bir insan, samimiyeti sorgulanmaz mı?

Yaşını başını almış bir teyze neden yapar bunu iyi kalpli bir ihtiyar olarak hatırlanmak varken? Neden tenezzül eder onu hiçbir koşulda kurtarmayacak(!) şeylere???

Sırf babasının mirasından 3 kuruş daha fazla alabilmek için, ablasının hayatını cehenneme çevirir mi bir erkek kardeş? Ya öz babasını mal mülk sevdasına mahkemeye verenler?

Hiçbir şey çocukluğumuzdaki gibi kalmadı. Buna alışmak hala çok zor benim için. Bu yüzden kendimi çok yalnız hissediyorum. Ben ve benim gibiler kendi kabuğunda mutlu olmayı öğrenmeye çalışırken, dışarıda işler iyice karıştı.

Toplum evrildi, başka bir şeye dönüştü.. ve yazık ki hiçbir şekilde olmaması gereken bir şeye. Bizler de isteyerek ya da istemeyerek -bu kısmı çok ta önemli değil- bu değişimden nasibimizi aldık malesef. Prensiplerimizden, karakterimizden, hayata karşı duruşumuzdan tavizler verdik. İnsanda, insanlık karşılık beklememekle başlıyordu unuttuk.

Hoş! Aşınırken bile menfaatlerimizin derine düştük!

'Bu hayatta sadece ben mutlu olmalıyım' diye düşünen insanlar yüzünden hiçbirimiz mutlu olamıyoruz. Herkeste bir çıkar/menfaat manyaklığı. En yakının dahil, herkes birbirine 'nasıl kullansam?' diye bakıyor.

Yardımlaşma yerine başka şeylere adadık kendimizi. Bir insana yardım etmek, elinden tutmak 'kerizlik' midir gerçekten? Bunca yüzyıllık dünya tarihinde, insani değerlerin ve ahlak normlarının yok olduğu bir döneme denk gelmek hangisi?

Çıkar/menfaat yoksa; dostluk, arkadaşlık, samimiyet, akrabalık ve aile bağları da yok.

Kim kimi ne kadar kullanabiliyor sen ondan haber ver!

Karşılıksız iyilik yapmak eskidenmiş..

1 yorum:

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

Blogger tarafından desteklenmektedir.