'Şey'ler...

02:08 Bahar ERGÜL 1 Comments



Selamlar,

Epeydir toparlamaya çalışıyorum kafamı 2 kelam edebilmek için. Kafamın içi yüzlerce ‘şey’ ile dolu. Düşünce olma tutarlılığını gösterememiş, anlamlı bir bütün oluşturamamış, fakat varoluş çabasından da vazgeçmemiş bir sürü ‘şey’.

Gezegenler arası yolculuk ne zaman başlayacak? diye uykularım kaçıyor. Bir de yapay zeka’ya sardım. Bir süre sonra kontrolden çıkacağı bilinen ve mutlak surette insanlığı asimile edeceği aşikar olan bir tür için neden kendimizi yırtıyoruz ki? Biz ne olacağız bunlar insan gücünün yerine geçince? Kaynaklar da tükeniyor üstelik.

Bence bu zengin ve nüfuzlu insanlar,  robotları/yapay zekayı dünyadaki dengeye/devinime adapte edip, başka bir gezegene gidecek. Ben zaten o zaman geldiğinde de fakir olacağım için beni kasan bişey yok aslında.  Fakat sürekli bunları düşünmem hangisi? Artık, nasıl bir ruh hastasına dönüştüysem yıllar içinde.

Bu ara ne konuştuğum lafın hayrı var, ne de yazdığım şeyler bi boka benziyor. Ne kadar konuşursam konuşayım derdimi anlatamıyorum gibi geliyor bana. Acaba ben ifade becerimi mi kaybettim? Yoksa onlar işlerine geldiği gibi mi algılıyor? Bak burası çok sıkıntılı. Herkesi vahşileştirir.

‘Çok sevdiklerinin yaptığı şeyler için bile artık üzüntü duymamak’ nasıl bir şey okur? Derinlerde bir yerlerde... Bir keşif halindeyim. ‘Aaaa bu burada mıymış?’ Dediğim şeyler var.. Bir de, ‘bunu buraya nasıl koymuşum?’ dediklerim.. Tam teşekküllü bir süreçteyim. İçimde bir şeyleri tasfiye diyorum. Ama kimi? Neyi? Biliyorsam öpsünler. Hem şaşkınım, hem üzgünüm hem de müteşekkirim. Tuhaf. Yani acıyor, ama neresi diye sorsan gösteremem. Ne bunun adı?

Geçen gün şirketin önünde sigara içerken kocaman korkunç bir böcek yanımdaki kızın saçına kondu. Normalde hoplar ama görmediği için keyifle kahvesini içmeye devam etti. Görmediğin şeyler rahatsız etmez. Görmemek önemli.

Kendimi çok özledim okur. 

İnsanlara yaptığım küçük jestler, bir süre sonra görevim olup çıkıyor ya hani, işte sevmiyorum ben onu. İyilik yapmak veya iyi birisi olmaya çalışmak, insanı hafifletir. Fakat görev haline gelip, süreklilik gösteriyorsa tadım kaçıyor benim. İyi birisi de olmak istemiyorum, iyilik yapmak ta istemiyorum. Beni hiç olmadığım birisi haline getirdikten sonra karşıma geçip konuşanı da kesmek istiyorum. Çok net.

Zaten kötüleri 'kötü' yapan da bu benim gözümde. İyileri bozuyor şerefsizler. Gidin kendinize bir dünya kurun ve çıkmayın ordan. Artık birbirinizi mi şey'yapıyorsunuz, yalan mı söylüyorsunuz, insan mı kullanıyorsunuz.. Bizi ilgilendirmez, ne haliniz varsa görün. –AMA BİZDEN UZAKTA OLUR MU?

Susmayı öğreniyorum bu aralar. Konuşarak yol alamadım çünkü. Stilin ne olursa olsun, karşındakinin anlama kapasitesini ve ahlakını aşamıyorsun. Sustum bu yüzden. Sükunet çok pis bir vazgeçiştir. Adaletten, haktan, emek vermekten, dürüstlükten, özen göstermekten, sevmekten ve sevilme gayretinden… Susuyorum çok ilginç. Zamana bırakmazdım ben pek, bu sefer öyle yapacağım.

Bir şey daha var; uymayan parçayı değiştir. Yoksa iş gören tarafların da çalışamaz hale gelir bir gün. Seni o hale getirenler de arazi olur(üstelik seni suçlayarak). Göt gibi kalırsın. Sahip çık kendine. Olmuyorsa zorlama hiçbir şeyi. Bir şeyleri zorlamak kadar yorucu bir şey yok hayatta. 

Vakit az, koş! 



1 yorum:

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

Blogger tarafından desteklenmektedir.