Nerede Mutluysan...

00:18 Bahar ERGÜL 2 Comments


Aidiyet dipsiz bir kuyu.
Tüm zamanlarımı kabusa çeviren bir gölge ensemde.
Ne yana dönsem, nereye gitsem olmuyor.
Kökleri havada yaşayan bitkilerden yok bir farkım.
Öyle topraksız hissediyorum kendimi.
Öyle amaçsız, öyle şaşkın...


İçimde başka rüzgarlar esiyor anlatamıyorum kimseye.
Dünyanın her yerinde birbirine benzeyen siyasetçiler,
Birbirine benzeyen ihanetler,
Birbirine benzeyen yokluklar...


Gitar çalan bir serseriyle varoş bir kenar mahalle kızının, anlık bir tereddütünden ibaret olabilir mi tüm mevcudiyetim?
Kabuğum bu kadar sağlam ve sertken, içeride kaynayan volkanı kim anlayacak?
Biri anlamak zorunda mı?
Bu dipsiz karanlık nerede son bulacak?
Ya bu sürekli soru sorma/saçmalama hali?
Son bulacak mı?
Ya bulmazsa?
Deliriyor olabilir miyim?


'Bizim mahalle...' diye başlayan cümlelerim olsun istemiştim hep.. Zaman da kayıtsız kalıyor bazen bitmek bilmeyen beklentilerimize... Beklediklerimize...!

Hiçbir şeyi sahiplenmedim ben. Denediğimde de beceremedim zaten. Benim zannetiklerim öyle olmadığını göstermekte cömert davrandı. Ya da ben o duyguyu çok ta layıkıyla taşıyamadım. Kim bilir?

Duygusal bağ kurduğum çok az şey var hayatımda.
Çocukluğumun kahramanı oyuncaklarım...
Kitaplarım, çizgi filmlerim, gitarlarım!
Onlar bile hiçbir zaman 'benim' olmadı ki?
Ne zaman özenen bir çift göz görsem vazgeçtim hepsinden teker teker.


Vazgeçtikçe hafiflediğim ne çok şey var...
Benden vazgeçenler de oldukça hafiflemişlerdir muhtemelen?
Başka şeylerin ağırlığı altında ezilmiş olsalar da...


Hiçbir şeye 'benim' gibi davranmadım.
Hiçbir insana mülkiyetim gibi bakmadım.
Bu yüzden gittiler.
Ne ben kalabildim bir kalpte,
Ne kalmak isteyeni tutabildim.
Saygı duyduğum ve yasını tutmaya çalıştığım hüzünlerim oldu sadece...
Ötesi yok.


Ağlama yetimi kaybetmediğim zamanlar hatırlıyorum. Bilmenin, görmenin ve anlamanın ağırlığıyla tanışmadan, Tanrı'nın lanetinden haberdar olmadan mutlu olduğum, kaktüs koleksiyonumun üzerine titrediğim zamanlar. Yılmaz Erdoğan şiirleri okuduğum zamanlar...

Beceremiyorum artık.
İstediği kadar sızlasın içimde kabuk tutmayan yaralar.
Sessizce dalgınlaşıp, donup kalıyorum.
Hiçbir hayati refleksim yokmuş gibi geliyor canım acıdığında.
Korkularım eşlik ediyor gecelerime.
Midem ağrıyor.


Seneler evvel yaşlı bir amca 'nerede mutluysan oraya aitsin kızım' demişti.
Nerede mutluysan...


Ancak mutlu olunca aydınlanıyor galiba bu karanlık? Mutlu insanlara bakın, kafalarında hiçbir tereddüt, hiçbir şüphe yoktur onların. Sinir bozucu bir şekilde her şeyden emin oldukları için, hayatın içindeki karanlık zamanlar umurlarında olmaz çoğu zaman.

'Nerde mutluysan' demişti.
Nerede mutluysan...

2 yorum:

Bitmez Bu...

17:23 Bahar ERGÜL 1 Comments


Selamlar!

Aslında yazmaya pek te niyetim yoktu. Niyetten ziyade halim yok açıkçası. Bir kaç zamandır cümle kuramıyorum. Ne zaman kalemi kağıdı alsam elime, içimde kocaman bir boşluk.. Hiçbir kelime, hiçbir edebi akım anlatamayacak gibi geliyor derdimi ve başımdan geçenleri. Ne yapsam eksik ve yetersiz kalacak sanki. Sürekli erteliyorum söylemek istediklerimi.. İçim sustuklarımla doldu. 

Bundan sebep biraz daha kafamı toplayıp geçecektim klavyemin başına.. 

Biraz daha sakinledikten... Sevdiğim bir kaç şarkıyı dinledikten.. Belki biraz küfür ettikten... Biraz daha netleştikten sonra...

Sonra düşündüm...
Son 7-8 ayda başımdan geçenleri düşündüm.
Bu küçücük zaman zarfında nelerle ve nasıl sınandığımı düşündüm.

Bitmez bu dedim.
Hayatın bizler için hazırladığı sürprizler bitmez.
Bu yol da bitmez, bu tuhaf kıvrımlar da bitmez..


Sen yine de yürü Bahar dedim.. Eksik, yarım, olmuş, 'olmamış'... Ne fark eder?
Sen yine de yaz Bahar dedim.. Elbet bir yere ulaşır kelamın.
Belki sevdiklerine, belki sevmediklerine..
Ama mutlaka ulaşır..


Hayatta güzel şeylerin olduğunu ve hala bir yerlerde iyi insanların yaşadığını bilmeye ihtiyacım yok artık. Herkes maşallah öyle 'prens' ve 'prenses' ki.. Bir gün iyilikten ölecekler(!)
O yüzden geçtim oraları. ''İyi insanların'' yedikleri haltlardan midem bulandı artık. İlgilenmiyorum iyiyle kötüyle..


Benim beynim başka bir yerde dört dönüyor, tehlikeli sorular üretiyor. Sürekli kötü şeyler yaşayıp, kötü insanlarla yollarım kesişiyorsa, temizlenmesi gereken karma'nın derinliğinde kaybolmamak mümkün müdür mesela?

Her zaman hak ettiklerinle karşılaşmazsın elbet, hayat küstah davranıyor insanoğluna bazen, onu anladık. Lakin bunun bir dengesi olması gerekmiyor mu?

Bir dostum bu idrak düzeyi için 'e büyüdün artık Bahar' dedi. Sağolsun (!)

Bu yaşımda anladım ki merhamet dünyanın en tehlikeli duygusu!
İşe aldığım bir personelim beni tehlikeye atma pahasına hırsızlık yapıp yakalandığında anladım bunu. (başka bir yazının konusu bu, mutlaka yazacağım)


Sadece merhamet değil, insanı insan yapan bir çok duygu, kontrolsüz yaşanıyorsa büyük bela dostlar..

Kırdım kalemi, gelecek bu yazıların devamı..
Kalın sağlıcakla..

1 yorum:

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

Blogger tarafından desteklenmektedir.