Öperim Gözlerinizden

15:19 Bahar ERGÜL 2 Comments



Bok boku kenefte bulur okur.
Şeş kaza o kenefe düşenlere Allah yardım etsin, dayanma gücü versin. Zira kenefi cennet zannedenler kendilerini paraladıkları ile kalıyor. NOKTA!
‘Allah iyilerle karşılaştırsın’ temennisi değerlidir benim için. Bir o kadar da ütopik. ‘İyi’  geçinenlerin yedikleri haltları gördükten sonra benim için içi çoktan boşalmış bir kavram ‘iyi’.
Meslek hayatımın ilk yıllarını düşünüyorum bu aralar sıkça. Sorumluluk duygusu, çalışma disiplini ve iş ahlakının ne denli önemli olduğunu kendime sık sık hatırlatırdım. Kariyer hedefim title almak değil; elimdeki işi herkesten iyi yapmaktı bu yüzden. Keşke birisi ikaz etseymiş beni. O işler öyle olmuyor; biraz yalakalık yapacaksın, tükürük ve nefesini buna harcayacaksın aksi takdirde sistemin dışında kalırsın deseymiş.

İş hayatında var olabilmenin -bak dikkat et kariyer yapabilmenin demiyorum bile- var olabilmenin ön koşulu; koşulsuz İtaat. Ya da şöyle bir özlü sözümüz var; 'Vardığın yer körse, sende gözünün birini kapat.' 
Ne kadar idealist, çalışma hayatındaki ‘pislik'lerdan (evet var böyle bir güruh), o pisliklerin bir araya gelip mucizevi(!)  işlere imza attığı keneflerden ne kadar bihabermişim meğer!

İdealist olmanın bedelleri/sonuçları ile;  ‘ben gerizekalı mıyım?’ sorusunun hissi inan bana aynı okur.

Konu, verilen işlerin takibindeki performans ya da çalışanların, etik prensipleri ne kadar gözettiği değilmiş. Bunu kaçırmışım ben. Cc kısmı kalabalık mailler atınca ‘ekip çalışması’ yaptığını zanneden, hiçbir iş yapmadığı halde ‘bütün işlere yetişiyor’ görüntüsü veren ve bunu kusursuz bir şekilde pazarlayabilen, her halükarda çantasını taşıtabilecek insanlar bulabilen/inşa eden ‘şahsiyet’lere çok özeniyorum şimdilerde. 

Köpek gibi çalışıp -buna birilerinin g.tünü toplamak da dahil; emek verdiğim bir çok şeyi bile pazarlayamadığım gerçeği gün gibi ortadayken payıma düşen bu oldu en azından. -İmrenmek(!) 

Başkasının tabağındaki yemeğe bakmanın çok ayıp ve çirkin olduğunu 0-6 yaş dönemimde öğrettiler. Öğrenemeyenler ile nasıl mücadele edilir pek bilmem açıkçası.  Benim kafam öyle çalışmıyor çünkü. Mesleğine/yaptığı işe bir gram saygısı olan insanların da vizyonu ya da misyonu bunlar olmamalı zaten. Babamın kartviziti ya da annemin 'bağlantısı' ile bir yerlere gelmedim çok şükür. Arkamda da popomdan başka bir şeyim yok. 
Hayatın; prensipli insanlar ve 'diğerleri' arasında geçen bir mücadele olduğunu uzun zaman önce keşfedip, kendimi bu bok yiyenlerden korumak için hiçbir şey yapmadım. Bende de suç var okur. 

Neyse, Allah iyilerle karşılaştırsın…
Hayatta can sıkıcı şeyler de oluyor bazen.  Hatta bazen normalden biraz fazla oluyor böyle şeyler. O durumlarla savaşmak yerine, objektif bir şekilde mesajı doğru okumak gerekiyor. Bir felaket bile olsa bu, almanız gereken mesajı ıskalarsanız, hayat döngüsü sizi tekrar onunla sınar.

Ünlü bir kişisel gelişimcinin kitabındaki koyu renk puntolarla yazılmış giriş cümlesi  hiç çıkmıyor aklımdan; 
'HAYAT ADİL DEĞİL, ALIŞIN!'

Kimseye kırgın ya da kızgın değilim. 
Etrafınıza yaşattıklarınız, bir gün size de kısmet olur çünkü : )
Öperim gözlerinizden.



2 yorum:

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

Blogger tarafından desteklenmektedir.