Mutlu Yıllar

12:41 Bahar ERGÜL 1 Comments

 

2015 yılının son yazısı için klavyemi tıngırdatırken, ne berbat bir yıl geçirdiğimi fark ettim. ve aslında berbat zamanlara hep ne kadar hazırlıksız yakalandığımızı...

Alışveriş arabasını yılbaşı süsleriyle dolduran ve suratlarında yavan bir gülümsemeyle dolaşan insanlar görüyorum etrafımda. Güzel ülkemin güzel insanı bütün kasvetinden sıyrılıp yeni yıl moduna girmiş. Bunca acı yaşanırken bu topraklarda.. Bir kesim var ki, onlar yeni yıla hiç girmesin istiyorum. Yeni yıl onlara vicdan getirsin istiyorum.

Aldım yeni yıl ağacımı 2016'nın muhteşem olacağına olan inancıma sığınarak! (bu başka bir yazının konusu, azıcık sabır)

Tabi ki kedim, bütün enerjisiyle tiftip bıraktı güzelim süsleri. Olsun, hırpalanmış şeylerin yaşanmışlık göstergesi olduğunu keşfettiğimden beri onları daha çok seviyorum. Tchibo'dan kırmızı mumlar ve yatağımın başucuna asmak için kırmızı küçük çoraplar aldım. Görseniz o kadar şirinler ki.

Ben uyurken belki birileri gelip birinin içine umut, birinin içine biraz kahve, birinin içine de birazcık huzur bırakır. Bazen Tanrı'dan, bazen Noel Baba'dan istiyorsun ama umut değişmiyor.. ve tüm yozluğuna rağmen umut hala insan oğluna en çok yakışan şey.

''Bu yıl yapmayacağım'' diye başlayan cümleleriniz azaldıysa konu kapanmıştır, aynen devam! Öyle kar/zarar bazlı, hesap kitap işleriyle olmuyor bu işler.. İyi ya da kötü, yaşadığın her haltın bir nedeni var ve cevaplar sadece zamanla geliyor. Bu yüzden dört nala yaşamanın bir anlamı yok. Kahveyi yavaş içmemin sebebi de bu.

Bu yıl etrafımıza biraz daha duyarlı olalım olur mu?

Görme engellilere kitap okuyalım mesela. Cami avlusunda tesbih çekip, yalnızlığını maskelemeye çalışan, iki çift söze-sohbete muhtaç ihtiyar bir amcaya hal hatır soralım. Hayırsız evlatlarından dem vurmasına izin verelim.

Kocaman kocaman bakalım sevdiğimiz adamın/kadının gözlerine. Yaşlı bir teyzenin pazar poşetini taşımak olsun günün mükafatı bazen. Yetiştirme yurtlarında yaşamının anlamını vaktinden erken düşünmek zorunda kalan ve buz gibi ranzalarda çocukluğunun sınırlarını zorlayan minik bedenleri unutmadan isteyelim evrenden ne isteyeceksek...

Bu yıl, insanlara iyilik yapma yılı olsun... Ama suistimalci çakallara fırsat vermeden lütfen olur mu?

Yaşam koşulları zaten yeterince zor ve yıpratıcı. Ekonomik şartlar temel parametre olduğundan beri yüzümüz gülmüyor. Artık insanlar birbirine karşı tahammülsüz. Biliyorum ki, geçim kaygısı taşırken etrafımıza olan hissiyatımız doğal olarak zayıflıyor. Biliyorum ki, çıkarlar, menfaaatler ve kişisel hırslarımız bizi hiçbir zaman tam olarak terk etmiyor. Ama siz de şunu bilin ki, bu hayatı zorlaştıran; kuruyan kalplerimiz... Çatık kaşlarımız..

Ben mi?

Sevdiklerimleyim... En sevdiklerimle!

Mutlu yıllar... 

1 yorum:

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

Blogger tarafından desteklenmektedir.