Tarhana Kokusu...

11:04 Bahar ERGÜL 1 Comments


Bu sabah tarhana kokusuna uyandım.
Evde tarhana çorbası pişiren de yok üstelik?
Çocukluğumu özlediğimde böyle oluyor hep… Kendimi yalnız hissettiğim ve nefes alamadığım zamanlarda…
İster Amsterdam’a olayım, ister Yunanistan’da.. İsterse de, İstanbul’un yüksek binalarının arasında kilit olmuş bir trafikte korna sesleri dinleyeyim…
Bazen içimde birinin yaşadığını düşünüyorum. Bazı sabahlar erkenden kalkıp tarhana çorbası yapıyor. Kalbimden tarhana kokusu geliyor burnuma.. Gelirken bütün hormonlarımı harekete geçirip, bir zaman makinesine sokuyor beni itiş kakış.

Bundan 25 yıl geriye gidiyoruz tarhana kokusuyla birlikte... Makinenin kapısını açar açmaz karşımda beliriyor 4 yaşındaki Bahar. Meraklı, afacan ve sonsuz yaramaz!

İçim burkuluyor.. Ne muhteşem bir şeydi çocuk olmak..

Sisli puslu hatıralarım yok çocukluğuma dair. Utançlarım, yaramazlıklarım ve gururlandığım zamanlarla birlikte yaşadığım ya da bana yaşatılan ne varsa, su berraklığında...

Kırmızı rugan ayakkabılarım (kurdelasız olmaz), sarı buklelerim, kocaman gülüşüm… Babamın ‘kocaman’ elleri… Evdeki zeytinyağlı yemek kokusu…Yaklaşmamın 'yasak' olduğu pencerenin önündeki menekşeler ve annemin her hasta olduğumda zorla içirdiği tarhana çorbası…

‘Kızım içmezsen iyileşemezsin, bak çok vitamin var bunun içinde. Birazcık iç, hadi prensesim benim…’

İçmicem işteee!

İstanbul yağmurlu bugün. Bi kahve yapıyorum şimdi. Bi kaç dergi almıştım kendime, yoğunluktan ambalajlarını bile açamadım. Onları karıştırırım biraz. Kafam dağılır belki..


Ağlayarak reddettiğiniz şeyleri, yine ağlayarak özlediğiniz zamanlarınız oldu mu sizin hiç?

1 yorum:

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

Blogger tarafından desteklenmektedir.