Öğrenilmiş Sevgisizlik

15:47 Bahar ERGÜL 0 Comments

Sormak isteyip de soramadıklarımızı, tam söyleyecekken vazgeçtiğimiz sözleri, bir başka zamana ertelediğimiz hayalleri, o an için bizi engelleyen bir şey yüzünden hep pişmanlık duyduğumuz ne varsa yaşamak için bir şans daha verilseydi...

Neler değişirdi hayatımızda hiç düşündünüz mü?
Tam  ''seni seviyorum''  diyecekken hiçbir anlamı olmayan vazgeçişlerimiz... Elini tutmak istediğimizde başka şeylerle ilgilenmemiz, O'nun için delirecek durumdayken önemsemiyor-muş gibi davranmalarımız... Egolarımzın kurbanı olan daha neler yok ki bu listede...

Belki dünyanın en mutlu insanı olacaktınız, belki de pişmanlıklarınız katmerlenecekti. Orası bilinmez. Tıpkı yarın bu zamanlar yaşayıp yaşamayacağımızı bilemediğimiz gibi...

Sesini duymak istediğiniz birini (çeşitli bahanelerle) aramadığınızda gerçekten huzurla uyuyabiliyor musunuz? Yani, yaptığınız şeyin doğruluğunu sorgulamadan? Gün içinde telefonu defalarca elinize alıp, tekrar yerine koyuyor musunuz siz de? Defalarca aklınıza gelen birini ne kadar yok sayabiliyorsunuz denediniz mi hiç? Aklıma William Shakespeare'in ünlü bir dizesi geliyor;
'' İnsanların çoğu kaybetmekten korktuğu için, sevmekten korkuyor.
Sevilmekten korkuyor, kendisini sevilmeye layık görmediği için... ''

Buruşmuş kalplerimiz, farkında bile değiliz. Ucuz bir pazarlığa tutuşmuş gidiyoruz. Ya öyle-böyle olursa, ya g.tü kalkarsa, ay çok şımartmamak lazım sonra tepeme biner falan... İçimden gülüyorum dinlerken. Kutsal bir görevi yerine getirir gibi sebepler arıyoruz mutsuz olmaya, mutsuz etmeye... Nedir bu kronik hastalığımızın sebebi, neden bu kadar seviyoruz sevgisizliğimizi?

Mantıkla-aşkı dengede tutmak bence dünyanın en zor işi. Aşk geldiği zaman akıl çıkıp gidiyor nedense. Birini sevmek emek gerektirir, KARŞILIKLI BİR EMEK. Bu zor geliyor. Hem istiyoruz, hem prensiplerimden ayrılamam diyoruz. Ne yardan ne serden hesabı. İçinden çıkamayınca da fersah fersah kaçıyoruz aşka yenik düşmekten. Çaldığımız şeyin aslında kendi mutluluğumuz olduğunu, dönülmez yollara saptığımızda anlıyoruz.

Ne yazık ki bazı şeylerin daha sonra telafisi yok. Hayat çok kısa... Ve bu tür küçük hesapları içinde barındıramayacak kadar zalim. Kendinize bir iyilik yapın ve size keyif veren ne varsa korkmadan sarılın. Bedeli neyse ödenir, neler ödemedik ki... Tabi ki yıkımlar hırpalıyor insanı, inciniyor duygularımız. Ama en kötü ihtimalle bir kaç gün üzülüp ağlarız. Daha sonra keşke'lerle başlayan cümlelerimiz olmaz en azından...

Kaleme alındığı tarih : 11.03.2011

0 yorum:

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

Blogger tarafından desteklenmektedir.