Kabusumuz !

09:20 Bahar ERGÜL 0 Comments

İnsanoğlu bir kere kapitalizmin pençesine düşmeye görsün. Her gün yeni bir şeyler icad ediliyor yurdum insanını soyup soğana çevirebilmek için. Hele ki bizim gibi tek gayesi tüketmek olan toplumlarda bu numaralar her zaman iş görüyor maalesef. Cüzdanlarımızda masum masum duran paracıklarımızı, kendi ceplerine indirmek isteyen bir avuç uyanığın icad ettiği en kutsal gündür Sevgililer Günü.

Pahalı hediye alma kültürünü, bizim gibi mazluma ağlayıp üzülmeyi seven bir millete kim aşıladı bilmiyorum. Artık ilişkilerin ciddiyetini sunulan hediyelere endeksleyen bir jenerasyon var yazık ki. Hiçbir ilişkisini bu formatta yaşamamış biri olarak algılamakta zorlanıyorum. Eğer gerçekten sevgiliyseniz her saniyeniz özeldir zaten. Kucağında kırmızı kalp tutan bir ayı mı özelleştirecek gününüzü? Ya da ışıl ışıl parlayan tek taş bir yüzük mü sadakat yollarını açacak? Aptalca. Yapacaksan bir güzellik, içinden geldiği gibi yap, o zaman daha anlamlı olur inan.

Bu mübarek günü daha unutulmaz kılabilmek için doğum yapacak inekler gibi kıvrananlar tanıyorum. Memleket meselelerine karşı bu kadar duyarlı olsaydınız, bugün halkı refah içinde yaşayan ülkelerden biri olurduk gençler.

Etrafım sevgililer gününde sevgilime ne alsam diye gelip akıl danışan bir sürü vatandaşla doldu taştı. Yeter be yeter! İlişkiyi yaşayan sensin, ilik gibi çocuğu yiyen de sensin. Ben nerden bileyim sevgilin zippo çakmak mı sever, önünde tazmanya canavı olan don mu giyer?

Be kuş beyinli, al çift kişilik bir battaniye, güzel de bir aşk filmi bulun, girin altına sıcacık film izleyin diyecem, film izlemeyeceklerini biliyorum.

Bu konuda ne zamandan beri bilirkişi kabul edildiğimi de ayrıca merak ediyorum. Her sevgililer gününde vitrinlerdeki kalp resimlerine bile küfür edip, evde sivilceler çıkaran bu gariban nasıl çare bulsun senin derdine?

Şimdi bunlar bir de 14 Şubat'ta yaptıkları herşeyi en ufak detaylarına kadar gelip ballandıra ballandıra anlatacaklar, o faslı düşünmek bile istemiyorum. Ben de meraktan ölmüştüm. Yok kırmızı güller, yok kırmızı şarap, yok şömineli dağ evi... Git salyalarını sil. İyi ki bir sevgiliniz var!

Bunlar tabi ki işin esprisi. Ben mutlu oluyorum etrafımda sevgi pıtırcıkları gibi dolaşan insanlar görünce. Keşke herzaman aynı enerjiyi, aynı yoğunluğu yaşasa çiftler... Kavga etmeseler, birbirlerini kırdıklarında küçücük  jestlerle sonlandırabilseler küskünlüklerini. Sabırla beslense aşklar, basit sebepler yüzünden ayrılıklar yaşanmasa keşke...

Bak dayanamadım yine. Hediye alacaklara önerim; öyle çok para harcamanıza gerek yok. Limitlerinizi zorlamadan da ifade edebilirsiniz sevginizi. Mesela bana beyaz bir gül getirenin 40 yıl kölesi olurum. Hiçbir şey bu kadar değerli olamaz.

Doya doya bakın sevgiliye... Doya doya bakın gözlerine... Tadını çıkarın diz dize geçirdiğiniz her saniyenin. Huzurla içilen birer fincan sıcak çikolata bile yeterli gerçekten seviyor, seviliyorsanız...

Kapitalizme yem olmayın gözünüzü seveyim.

0 yorum:

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

Blogger tarafından desteklenmektedir.