Gece

15:37 Bahar ERGÜL 0 Comments

Masamdaki saat 04:12'yi gösteriyor...
Onun tik tak sesinden başka ses yok odamda.
Epeydir kullanıyorum bu saati. Babannemin eli maşalı zamanlarından kalma bir hediyeydi sanırım. Aramızda 7 yaş olan kardeşim dünyaya gelmemişti henüz. Nasıl da sevinmiştim paketini açarken..
 

Masa saatimin yerinde olmayı isterdim, neler bilmiyor ki hakkımda. Defalarca bozulmasına rağmen bir kaç saat parası ödemeyi göze alıp yine de vazgeçemeyişimin sebebi de bu. İlk erkek arkadaşım kalbimi kırdığında bir onun yanında ağlamıştım. Hayattaki tek derdi kendini çevresine beğendirmek olan sorunlu bir ergen olduğum zamanlarıma, babamdan daha fazla tahammül etmiştir.. Yarın ne giyeceğim diye kıyafetlerimi döküp başında saatlerimi harcadığımda kim bilir nasıl dalga geçti benimle..
 
Bütün ev halkının ve koca bir mahallenin illallah dediği, düz duvara tırmanan iğrenç bir velet iken, saçlarımdaki beyaz tellere üzülen kırılgan bir kadın oluşum arasında uçurum varmış gibi geliyor bazen. Sanırım ben nasıl büyüdüğümü pek fark edemedim. O bu konuya daha hakim ne yazık ki.
 
Siz de bazen böyle hissediyor musunuz? Hani sanki birden büyümüşüz gibi...
 
Sarı ve zayıf ışığıyla kalemimi aydınlatan kırmızı masa lambası aşina gördüklerine. Ayarı bozulmuş, artık istediğim yöne çeviremiyorum. O bile sıkıldı. Hemen yanında Yeşil'in verdiği kitap desteği ve arasında en çok okuduğum kitaplarım.. Bu kitap desteği için de annemle az kapışmadık. Yok vitrine koyacakmış. Bazen hasta olduğunu düşünüyor ama kimseye söylemiyorum.
 
Bir de şunu söyleyemiyorum bir türlü; hani sen bu param parça şeyi bir araya getirmek için yarım saat uğraştın ya, bundan daha değerli bir şey yok benim için...
 
Dün evimize küçüklüğümü çok iyi bilen bir arkadaşı geldi annemin. ''Kurabiyelerin meşhurmuş yap ta yiyelim elinden''   diye takıldı. Beni dikkatli dikkatli incelerken, döndüm yüzüne baktım. Birden,  ''gözlerin hiç değişmemiş''  dedi. Duraksadım, bir şey söyleyemedim. Her geçen gün aynadaki suretime biraz daha üzülüyor olduğumu, hayatımın küçücük mutluluklara endeksli olduğunu anlar mıydı acaba?
 
Bir elim çenemde yazıyorum ha bire... Herkes uykuda. Tüm sevdiklerim... Uyurken görmek istediğim ne kadar da az insan var... Görüldüğü üzere neredeyse bütün insanlık uykudayken, uyuyamayan bir Havva kızının aklından çok da sağlıklı şeyler geçmiyor. Eğer biri bir gün size yalnızlık nedir? diye sorarsa bu yazıdan  bahsedebilirsiniz. İsim vermeden!
 
Yalnızlık; ucu bucağı olmayan bir okyanusun ortasında, karşınıza ne çıkacağını bilmeden yüzmektir...
 
Yoruldum diyememektir...
 

Kaleme alındığı tarih : 25.01.2011

0 yorum:

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

Blogger tarafından desteklenmektedir.